Çok uzak bir ülkede bir prenses yaşarmış. O kadar güzelmiş ki herkes ona imrenirmiş. Uzun saçları ve mavi gözü ile herkesi etkilermiş. O yoldan geçince herkes ona bakarmış. Çok güzel konuşurmuş. Konuştuğunda insanlar onu hayranlık ile dinlermiş. Ama aynı zamanda çok temiz bir kalbi varmış. Herkese yardım edermiş. Özellikle çocukları çok severmiş. Nerede bir çocuk görse hemen gidip onunla konuşurmuş. Yardıma ihtiyacı olan çocuklara yardım edermiş. Çocuklar onu çok severmiş. Prensesi gördüklerinde onunla oyunlar oynayıp çok mutlu olurlarmış.
Prenses bir gün yine çocuklar ile oyun oynuyormuş. Çocuklardan bir tanesi oyun oynarken farklı bir yere doğru ilerlemiş. Prenses önce çocuğu uyarmış. Kendi başına bir yere gitmemesi gerektiğini söylemiş. Başına herhangi bir kötü şey gelebileceğini belirtmiş. Çocuk bunu dikkate almamış. Prensesin uyarısına rağmen bir kez daha farklı bir yöne doğru ilerlemeye başlamış. Prenses dikkat ile izliyormuş. Çocuk bir basamağa doğru gidiyormuş. Her an o basamaktan aşağıya düşebilirmiş. Prenses bir yandan diğer çocuklarıyla oyun oynarken diğer yandan da o çocuğu izliyormuş. Hemen yardımcısına işaret etmiş ve çocuğu dikkatle takip etmesini söylemiş. Çocuk bunların farkında değilmiş.
Çocuk sonunda ilerlemesine devam etmiş ve basamağı fark etmemiş. Bunun sonucunda ise yere düşmüş. Çok yüksek bir yer değilmiş ve yerde minder varmış. Çocuğa bir şey olmamış. Yardımcı tam yardım edecekken prenses yardım etmemesini söylemiş. Çocuğa bir şey olmayacağını bildiği için çocuğunun düşmesine izin vermiş. Çocuk düştükten sonra herhangi bir yara almamış fakat ağlamaya başlamış. Çünkü çok korkmuş. Çocuğun yanına gitmiş ve bir daha böyle bir şey yapmaması gerektiğini söylemiş. Daha kötü bir sonuç doğabileceğini dikkatli olması gerektiğini anlatmış. Çocuk bir daha kendisine söylenenleri dinlemiş ve uyarıları dikkate almış.