Çok uzak bir ülkede güzel mi güzel bir prenses yaşarmış. Bu prensesin 2 tane güzel kızı varmış. Kızlarını çok severmiş. Kızları ile sürekli oyunlar oynarmış. Kızlarına çok iyi bakan prenses onlar ile özel ilgilenirmiş. Onları her sabah okula kendisi uğurlarmış. Okuldan da kendisi alırmış. Çocukları ile olan ilişkisi o kadar güzelmiş ki herkes imrenirmiş. Çocukları prensesi çok severmiş. Bazen gece de birlikte yatarlarmış ve prenses çocuklarına kitap okurmuş.
Prenses her sabah olduğu gibi çocuklarını okula bırakmış. Çocuklar derslerini bitirip okuldan çıkmak için hazırlanırken, arkadaşlarının bir yere gittiğini görmüşler. Arkadaşları prensesin çocuklarına da teklifte bulunmuşlar. Hep beraber okuldan çıkıp kendi başlarına parka doğru gitmişler. Yolu karıştırınca farklı bir yere çıkmışlar. Her yer ağaçlıkmış. Bir ormanın içine girdiklerini fark etmişler. Hava kararmış ve iyice korkmaya başlamışlar. Çevreden değişik sesler duyulmaya başlanmış. Vahşi hayvanlardan geldiğini düşünüp ağlamaya başlamışlar. Ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. Tam o sırada bir köylü gelmiş. Çocukları görünce şaşırmış. Onlara ne işiniz var burada diye sormuş. Çocuklar da yolu kaybettiklerini çok korktuklarını söylemişler.
Köylü, ormana meyve toplamak için çıkarken fark ettiği çocukları hemen evine götürmüş. Önce karınlarını doyurmuş. Çok üşüdükleri için battaniye vermiş ve ısınmalarını sağlamış. Sonrasında ise at arabasına bindirip ailelerine teslim etmek için yola çıkmış. Prenses çocuklarına kavuştuğu için çok mutlu olmuş. Bir daha kendi başlarıma hareket etmemeleri gerektiği konusunda öğüt vermiş. Çocuklar prensese söz vermişler. Bir daha böyle bir şey yapmayacaklarına söz veren çocuklar, annelerine söylemeden hiçbir yere gitmemişler. Prenses, çocuklarının bu kötü olaydan ders çıkarmasına çok sevinmiş. Öğretmenleri de çocukları uyarmış. Bir daha böyle bir olay hiç yaşanmamış.