Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar hayal edenlerin misafir olduğu bir Periler Köşkü varmış. Bu köşk, kendisine misafir olan iyi kişileri misafir edip ağırlarmış. Kötü kişileri ise geldiği yere anında geri yollarmış. Çoğu zaman bu köşkü ele geçirmek isteyen kötü kalpli kimseler ortaya çıkmış. Bu durumu sezen Periler Köşkü, böyle bir şeyin gerçekleşmesine asla izin vermemiş.
Küçük ve sakin bir şehirde yaşayan Sude arkadaşlarıyla oyunlar oynuyormuş. Arkadaşlarının Periler Köşkü’nden bahsettiğini duymuş. Bu durum kendisinde büyük bir merak uyandırmış. Ciddi ciddi bu köşkü düşünmeye başlamış. Periler Köşkü’ne ulaşmanın bir yolu olmalı diye düşünmüş. Bu yönde detaylı bilgiler toplamaya başlamış.
Sude, Periler Köşkü’ne ulaşmanın yolunun onu hayal etmekten ve orada olmayı ciddi manada istemekten geçtiğini öğrenmiş. Bir gün bu düşüncesini gerçekleştirmek için gözlerini yummuş ve kendisini Periler Köşkü’nde hayal etmeye başlamış. Derin bir uykunun içinde gibi uzun bir yolculuğa çıkmış gibi bir his kuşatmış etrafını. Bir süre sonra duraksamış ve gözlerini açmış. Gözlerinin açtığı sırada kendisini Periler Köşkü’nün bahçesinde bulmuş.
Sude, adımlarını Periler Köşkü’ne doğru atmış. İlerledikçe kendisini kapıda bekleyen perilerin olduğunu fark etmiş. Şaşkınlığını üzerinden atamayan Sude, perilere doğru yaklaşmış ve onu gören periler büyük bir gülümseme ile onu köşke davet etmiş. Sude, köşke doğru adım atar atmaz içeride birbirinden güzel başka perilerle karşılaşmış.
Periler Köşkü, çok büyük bir yapıda ve çok şık bir mimariye sahipmiş. Sude, gördüğü bu eşsiz manzara karşısında büyülenmiş adeta. Bu köşkte kaldığı süre zarfında perilerle birlikte çok hoş bir zaman geçirmiş. Tüm perilerle çok iyi anlaşmış ve onlarla uzun ömürlü olacak bir dostluk kurmuş. Çünkü Sude perileri ziyaret edemediğinde periler Sude’ye misafir olmaya başlamış.