Günlerden bir gün çok uzak diyarların birinde bir peri kızı yaşarmış. Peri kızı doğmadan önce ailesi, peri kızının başına kötü bir şey gelmemesi için ona faydalı büyüler yapmış. Peri kızı doğduğunda ise onu kıskanan herkes kötü büyüler yapmayı denemiş ancak başarılı olamamış.
Peri kızının yaşadığı köye yakın bir yerde yaşayan kötü cadı, Peri kızına hiçbir büyünün işe yaramadığını öğrenmiş ve çok sinirlenmiş. “Nasıl olur da hiçbir büyü bir peri kızına yetmez!” diye düşünüp yeni büyüler yapmak için gece gündüz çalışıyormuş.
Bir gün yine uzun uzun çalıştıktan sonra peri kızını yenebileceği bir büyü bulduğunu keşfetmiş. Kötü cadı yaptığı yeni büyünün mutluluğunu yaşarken hemen kılık değiştirmiş ve peri kızının yanına gitmiş. Peri kızının yanına gittiğinde çok sevimli bir kız çocuğu halindeymiş. “Merhaba peri kızı. Beraber oyun oynayalım mı?”
Peri kızı, bu teklif karşısında çok mutlu olmuş. Çünkü bu zamana kadar onunla oyun oynamak isteyen hiç kimse olmamış. Küçük kız çocuğu kılığındaki cadının teklifini kabul etmiş ve ormanın derinliklerinde oynamaya başlamışlar. Oyun oynarlarken cadı büyüsünü döktüğü lezzetli bir meyveyi peri kızına uzatmış. “Evden bizim için meyve getirmiştim. Sen de yemek ister misin?”
Peri kızı bu mutlu an içerisinde hiç tereddüt etmeden küçük kız çocuğu kılığındaki cadının uzattığı lezzetli meyveyi tek seferde yemiş. Belli bir süre geçtikten sonra büyünün etki etmesini bekleyen kötü cadı hiçbir etki görmemiş. O an anlamış ki kötü niyetle yapılan hiçbir büyü peri kızına etki etmiyormuş. Olan biten her şeyi peri kızına anlattıktan sonra özür dilemiş ve artık kötü cadı da iyi biri olmaya karar vermiş.