Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ormanda yaşayan hayvanlar arasında her zaman olduğu gibi bir liderlik yarışı varmış. Aslan tüm olup bitenleri uzaktan sessiz bir şekilde izliyormuş. Kimi zaman kartal ortaya atılıp kendisinin en büyük ve en güçlü olduğunu iddia ediyormuş, kimi zaman da fil ve kanarya dâhil diğer hayvanlar bu iddia da bulunuyormuş.
Kartal, kendinden zayıf olan diğer hayvanlarla rekabete girerek kendisinin ormanın en büyüğü olduğunu herkese göstermeye çalışıyormuş. Onu fil, kanarya ve diğer hayvanlar da aynı şekilde taklit ediyormuş. Aslan, aynı şekilde inzivada bekleyip olanları uzaktan aynı sessizlikte izlemeye devam ediyormuş.
Aslanın bu sessizliği diğer bütün hayvanlara büyük bir cesaret veriyormuş. Bu cesaret sebebi ile her hayvan kendisini dev aynasında görmeye başlamış. Ormanda yaşayan her hayvan kendisini diğerinden üstün görecek bir kalıba girmiş. Her geçen gün ormanda işler daha da karmaşık bir hale gelmiş. Düzen bozulmuş ve ortalık birbirine girerek kaos ortamı oluşmuş.
Aradan uzunca bir zaman geçmiş. Her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Herkes, artık bu düzensizliğe bir son verilmesi gerektiğini düşünmeye başlamış. Çünkü ormanda yaşayan hiçbir hayvan kendi üzerine düşen görevi yerine getiremez olmuş. Herkes, asıl liderin olmadığı bir ortamda başına buyruk davranarak gününü gün etmeye başlamış.
Ormanda ortaya çıkan karışıklığa daha fazla dayanamayan aslan, artık bu olaylara müdahale etmesi gerektiğini anlamış. Daha fazla vakit kaybetmeden inzivadan çıkmış. Kükreye kükreye meydana inmiş. Aslanın sesi ormanın en ücra noktalarından dahi duyulur olmuş. Bu sesi işiten herkes, korkudan titremeye başlamış ve aslan herkese gerçek liderin kendisi olduğunu ilan etmiş. Şimdiye kadar meydanda olan herkes kendi çöplüğüne geri dönmüş ve aslan sahibi olduğu liderlik koltuğuna oturarak ormandaki düzeni yeniden tesis etmiş.