Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Keloğlan annesi ile köyünde mutlu mesut yaşarken bir gün köyde bir duyuru yapılmış. Padişah sarayında yapacağı büyük bir yarışma ile yarışmayı kazanan kişiye büyük bir ödül vereceğini açıklamış. Son derece zorlayıcı etaplardan oluşacak olan bu yarışa herkes girebilirmiş. Yarışma sonunda birinci olan kişi sarayda danışman olarak görev alacakmış.
Keloğlan duyuruyu duyar duymaz annesine: ‘’Ben de bu yarışmaya katılacağım ve göreceksin ki ben sarayın danışmanı olacağım.’’ demiş. Annesi biraz endişelense de Keloğlan kararından vazgeçmemiş. Ertesi saban gün doğarken sarayın önünde hazır halde beklemeye başlamış. Pek çok kişi sarayda danışman olmak için yarışmaya katılmaya gelmiş.
Adaylar tek tek içeri alınmış. Sıra Keloğlan’a gelmiş. Padişah ilk sorusunu sormuş. ‘’Dünyada en ağır olan şey nedir?’’ Herkes büyük bir düşünce içerisinde cevabı bulmaya çalışmış. Keloğlan cevabını vermiş: ‘’Vicdandır padişahım demiş, eğer kötü bir şey yaptıysanız bu her şeyden daha ağırdır.’’ diye cevap vermiş.
Padişah ikinci soruyu sormuş: ‘’Dünyadaki en hızlı şey nedir?’’ Keloğlan pratik zekası ile bu soruyu da düşüncedir şeklinde cevaplamış. Bir anda aklımıza binlerce düşünce gelebilir diye padişaha yanıt vermiş.
Keloğlan’ın verdiği cevaplar karşısında şaşıran padişah bu kez dünyadaki en değerli şeyin ne olduğunu sormuş. Keloğlan bu soruya da sevgidir şeklinde cevap vermiş. Sevgi olmadan hiçbir şeyin bir değer yoktur, demiş.
Tüm soruları kıvrak zekası ile mükemmel cevaplar veren Keloğlan padişahı oldukça şaşırtmış. Rakiplerini eleyen ve danışmanlığa hak kazanan Keloğlan saraya danışman olarak atanmış. Annesi oğlunun bu kıvrak zekası ile gurur duyarken sarayda onunla birlikte rahat içerisinde yaşamaya başlamış.