Keloğlan annesi ile birlikte küçük bir köyde mutlu bir biçimde yaşıyormuş. Annesinin evlerinin önünde bulunan bahçede yetiştirdiği sebzeleri satarak geçimlerini sağlıyorlarmış. Her gün sabahın erken saatlerinde annesinin topladığı sebzeleri pazara götüren Keloğlan gün sonunda elde ettiği paralarla evlerinin ihtiyaçlarını alarak köyüne geri dönüyormuş.
Günlerden bir gün Keloğlan yine bir pazar dönüşü yolda çok güzel bir kuşun kendisini takip ettiğini görmüş. Keloğlan ne yöne gitse kuş da oraya gidiyormuş. Keloğlan bu duruma bir anlam verememiş ve ilk önceleri durumdan biraz tedirgin olmuş. Bir ağaç gölgesinde dinlenmeye karar vermiş. Tam bu esnada güzel görünümlü kuş, Keloğlan’ın yanına yaklaşarak ayağında bağlı olan notu ona sunmuş.
Keloğlan olan bitene bir anlam vermeye çalışırken kendisine yöneltilen notu büyük bir merak içerisinde okumaya başlamış. Not padişahın güzeller güzeli kızından geliyormuş. Duruma gittikçe çok daha fazla şaşıran Keloğlan notu bir çırpıda okumuş. Notta padişahın güzel kızı Keloğlan’dan kendisini kaçırmasını istiyormuş. Babası onu zalim bir prens ile evlendirmeye karar vermiş ve prenses buna ne kadar karşı çıktıysa babasını bir türlü ikna edememiş.
Keloğlan’ın cesurluğunu ve zekasını saraydaki çalışanlardan duymuş olan prenses bu çareyi düşünmüş. Keloğlan hızlı adımlar ile evine dönmüş. Annesine olan biteni anlatmış. Annesi bu durumun son derece tehlikeli olduğunu söylemiş ancak Keloğlan kendisinden yardım isteyen birisini çaresiz bırakamayacağını söylemiş.
Yaptığı planlar ile saraya hizmetli olarak giren Keloğlan ilk fırsatta güzeller güzeli prensesi de yanına alarak oradan uzaklaşmış. Prensesi kimsenin bilmediği bir diyara götürerek özgürlüğüne kavuşturmuş. Prenses ömür boyu Keloğlan’a borçlu olduğunu ve ne zaman başı sıkışsa kendisini bulabileceğini söylemiş. İyilik ve iyiler yine kazanmış.