Sarı parlak tüyleri ile olduğu gibi aynı zamanda berrak ve çok güzel sesi ile bülbül hayranlık uyandıran bir kuşmuş. Diğer kuşlar gibi aynı zamanda onun ötüşünü duyan çiçekler de ona hayran oluyormuş. Bülbül gördüğü güzellikler için besteler yapıyor ve bulunduğu yerdeki kulakların paslarını siliyormuş. Güzel sesli kuş papatyaları, kasımpatı ve gelincik çiçeklerini çok beğeniyormuş. Ama bir gün kanatlarını açarak süzülürken hemen altında kıpkırmızı yaprakları ile bir gül goncası görmüş.
Hemen gülün yanına inmiş bir de ne görsün kırmızı gül güzel olduğu gibi mis kokusu ile de benzersizmiş. Kırmızı gülün muhteşem görüntüsü ve mis kokusu bülbülün adeta başını döndürmüş. Kalbi hızla atmaya başlamış. Kırmızı güle yaklaşmış ve: “Ben sana aşık oldum, bu güzelliğin hayranlık uyandırıcı.” demiş.
Kırmızı gül güzelliğinin farkındaymış ve daha önce de bu türden sözleri çok defa duymuş olmanın rahatlığı ile gülümsemiş. “Bülbül güzel sözlerin için teşekkür ederim ama sen kuşsun bense çiçek. Bizim aramızda bir aşk olamaz” demiş. Bülbül gülün bu sözleri ile hayal kırıklığına uğramış olsa da umudunu kaybetmemiş.
“Ben kalbimi sana verdim artık senden başka birisi olamaz benim için.” diyerek hemen orda kırmızı gül için şarkı bestelemiş. Billur sesi ile şarkıyı söylemeye başlamış. Bülbülün sesinin güzelliği karşısında kırmızı gül de kayıtsız kalmamış. İçinden: “Aman tanrım, bu ne kadar güzel bir ses!” demiş.
Bülbülün kendi için söylediği şarkıdaki aşk dolu sözleri duydukça yanakları daha da kızarmaya başlamış. Biraz utangaç bir tavırla dalını bülbüle doğru uzatmış. “Dallarıma konarken dikkatli ol benim dikenlerim var.” demiş. Bülbül ise: “Sen dikenlerinle de güzelsin gülüm.” diyerek gülün dalına konmuş. Dikenler canını acıtsa da güle olan aşkından hiç vazgeçmemiş.